Özellikle, emekten, yeniden öğrenmekten, çalışmayı sürekli kılmaktan, kendini yetiştirmekten, çaba göstermekten, bunların sonsuz döngüsünden kaçan, kaçınan sanatçılarda –daha çok bizdeki oyuncu çevresinde- görülen temel bir eğilim vardır. Böyleleri, her başarıyı salt yeteneğe bağlarlar. Yalnızca yeteneklerine güvenir, her şeyi bununla açıklarlar. Bir zamanki öğrendikleriyle yetinen, hanidir kitap bile okumayan, yenilikleri izlemeyen, mesleklerindeki dünya ölçeğindeki gelişmelerden ve evrilmelerden habersiz yaşayıp giden nice böyle sanatçı vardır. Kendi kişisel tarihlerinin bir dönemine kilitlenip orada kalmış ve bir türlü buraya gelemeyen nice sanatçı… saçlarına, yüzlerine, üstlerine, başlarına gösterdikleri özeni, kendilerinden esirgerler. Kafalarının dışı, günün takvimini izlemeye çalışırken, kafalarının içi son kullanma tarihini çoktan geçmiştir. Oysa yetenek gençlik gibidir, çabuk geçer. Çok dikkatle kullanılması gerekir, bazılarında ise iyice ömürsüzdür, tek başına ayakta duramaz, başka şeylerin varlığına ihtiyaç duyar. Birçok kişi, yetenek için Allah vergisi der; onu, hep, her zaman sahip olabilecekleri, el altında tutabilecekleri, bir şey sanırlar. Allahın hiçbir vergisi sonsuz değildir oysa, günü vardır, geri ödenir. Hemen her konuda olduğu gibi, yetenek de bakım ister; gelişmek, geliştirilmek, canlı tutulmak ister. Doğru kullanılmayan yetenek, bir süre sonra kuru bir tekniğe dönüşerek, varlığını koruduğu izlenimi uyandırabilir. Oysa çoktan tükenip gitmiştir. Türkiye, bu anlamda bir Yetenekler Mezarlığı’dır. Erken doğmuş, çabuk ölmüş, kolay harcanmış, kötü kullanılmış, savrulup gitmiş büyük bir yetenekler mezarlığı…
Yetenek üzerine beyhude bir yazı yazmakta olduğumun farkındayım: kaç zamandır Türkiye’de sanki herhangi bir şey olmak için, herhangi bir yeteneğe sahip olmak gerekliymiş gibi… Ama olsun, ben zaten birkaç kişi için yazdım bu yazıyı. Yeteneklerinin üzerine titremeleri gerektiğini düşündüğüm, kendilerini koruma altına almalarına inandığım o birkaç kişi için ve henüz tanımadığım diğerleri için…
Murathan MUNGAN
Metis Yayınları, 2000